Bundan 5 yıl önceydi. O zaman yanlış hatırlamıyorsam lise son sınıf öğrencisiydim. Davet edilmiştik, hayatımda ilk kez bir profesör görecektim. Acaba nasıl konuşur, ne der, hayal ettiğimiz gibi saçı başı dağınık mıdır diye düşünürken kendimizi karşısında bulduk. O da sıradan sokakta gördüğümüz insanlar gibiydi. Evi biraz gezdik, odasına gittiğimizde kitapları kitaplığa sığmayacak kadar fazlaydı. Demek ki bir profesörün odası böyle oluyor diyordum kendi kendime. Alt kata indik ve çaylar geldi. Bir yandan çaylarımızı içiyor diğer yandan pür dikkat profesörün ağzından çıkacak cümleleri bekliyorduk. Eve girdiğimizde hoşgeldinizden başka söz çıkmamıştı ağzından. Cümleye nasıl başlar diye düşünürken, görüntüsünün sıradan insanlar gibi oluşu beklentimizi düşürmüştü ki cümleye başladı. Arkadaşlar mı çocuklar mı tam hatırlamıyorum ama böyle bir hitapla başladı cümleye. Sonra cebinden bir para çıkardı yine tam hatırlamamakla birlikte 10 liraydı sanırım. Mütevazi bir ses tonuyla, bu parayı on kişiyiz ona bölsek herkese 1 lira düşer dedi. Biz de hayırdır neden parayla başladı dercesine birbirimize bakıyorduk. Sonrasında iktisat profesörü olduğu aklımıza geldi ve şaşkınlığımız dindi. Bakışlardan parasının bölüneceğini düşündü ki, elimdeki bu parayı böleceğimi sanmayın diyerek ciddi bakışlara bir tebessüm getirdi. İktisatçı kimliği olan bu profesör aynı zamanda edebiyatçı kişiliğiyle de tanınıyordu. Neyse, sözüne devam ederek, gördüğünüz üzere hayatta çoğu şey, bölündükçe azalır ve kişi sayısı arttığında pay da düşer dedi. Eee sıradan bir şeydi bizim için bu söyledikleri diye düşünürken, tüm şeylerle çoğu şey arasında kalan kısımda ise öyle şeyler vardır ki, bölündükçe, kişi sayısı arttıkça bölünecek şey giderek çoğalır dedi. Aslında çok basit şeyler konuşuyordu, ancak hepimizin unuttuğu şeyleri ön plana çıkarıyordu. Sonrasında nedir böyle şeyler diye bizlere soru sorarak hem dikkatimizi toplamaya hem de bizleri konuya yaklaştırmak istiyordu. Tabi bizden cevap çıkmadı. Baktı ki bizlerin suskunluğu uzunca bir süre sürecek, kendisi bir örnekle cevaplamaya koyuldu. “Bilgi” dedi. Örnek olarak “Bilgi”yi verebiliriz. Burada sizlere bildiklerimi anlatsam bendeki bilgiler sizde de olacak diyerek devam etti. Siz sonra bu bilgiyi paylaşacaksınız ve yine bilgi sizde kalacak hem de tekrarladığınız için bu bilgi daha da sağlamlaşacak dedi. Böyle basit bir konuşmayla başladı ve bizleri arkadaşların yüzlerinden anladığım kadarıyla ciddi etkiledi. Daha sonrasında birçok konuya girdi. Ancak bizlere farkındalık kazandırdı, en azından bana. Çünkü o günden sonra bildiklerimi anlatmak için ciddi efor sarf ediyorum(elbette bilginin zararlı ya da yanlış olması tarafı da var, ondan da bahsetti ama o konuya şu anda girmeyeceğim).
Bilgi sadece “tüm şeylerle” “çoğu şeyler” arasında kalan bir örnekti. Aradan uzun süreler geçmesine rağmen bu görüşme hiç aklımdan çıkmadı ve bu örneğin yanına neler koyabilirim diye düşündüm. Öyle çok derin düşünmeye gerek yok “Sevgi” bunlardan bir tanesi. (“Sevgi” yi bir başka yazıda ele almak ümidiyle, şimdilik hoşçakalın…)
Faydalı Olması Dileğiyle…
[fblike]