Çırak Vergicinin Maceraları-2

Daha önce yazmış olduğum Çırak Vergici’nin Maceraları-1 yazısında, iş hayatına yeni başlayan çırak bir vergicinin sosyal yaşamında bir olayla karşılaşmasını ve bu olaya mesleki bilgi, birikim ve tecrübesiyle nasıl yaklaştığını anlatmaya çalışmıştım. Ayrıca o yazıda belirttiğim varsayımların bu yazıda da devam ettiğini belirtmek isterim.

Takvimler 28 Ağustos’u gösteriyordu. Sıcaklardan bunalan çırak vergicimiz mesai bitimi sonrası eve varır ve biraz dinlendikten sonra dışarı çıkmaya karar verir. Butik bir otelin resepsiyonunda çalışan arkadaşını arar ve görüşmek istediğini belirtir. Arkadaşının işte olduğunu öğrenen çırak vergicimiz arkadaşının davetiyle iş çıkış saatinde arkadaşının yanına gider. İş çıkış saatinden biraz erken giden bizimki, otelin boş bir odasını gezerek zamanın geçmesini bekler. O sırada otelin müşterileri(misafirleri) de otele giriş-çıkış işlemlerini yapar. Aklına takılan tüm soruları sorarak aklındaki soru işaretlerini gidermek ister bizim çırak vergici. Bir odada en fazla kaç kişi konaklayabilir, en ucuz oda ne kadardır, en pahalısı hangisidir, yemek dahil midir, misafirler daha çok kimlerden oluşmaktadır gibi sorular sorarak arkadaşından bilgi almaya çalışır.

Biraz zaman geçer ve otele yeni bir misafir gelir. Misafirin görünüşünden ve konuşmalarından yanındaki “beyefendinin” babası olduğu ve okul kaydı için geldikleri açıkça belli olmaktadır. Rezervasyon yaptırmıştır ve odasına giriş yapmak ister. Bizimkinin arkadaşı misafire yardımcı olmaktadır. Misafir odayı görmeden parayı vermek istemez. Kapı giriş kartını aldıktan sonra odaya gider ve kalacağı yeri beğenir. Aşağı iner ve pazarlık isteği başarısız sonuçlanarak oda ücretini öder, babasına döner ve fiş ya da fatura olması fark eder mi diye sorar. Babası cebinden fatura kartını çıkartarak bizimkisinin arkadaşına uzatır, fotokopisi alındıktan sonra baba-oğul dışarı çıkarlar.

Tabi “macera” bundan sonra başlar. Çırak vergicinin aklına mesleğiyle ilgili bin türlü soru gelmiştir. Arkadaşının eğitimi de maliye olduğu için çok yabancı değildir bu sorular. Başlar sorularını sıralamaya. Faturanın neden kesilmediğini, ne zaman kesileceğini, çalıştığı şirketin hesap dönemini vs. gibi soruları arkadaşına iletmiştir. Arkadaşı da, mesain bitti diye biliyordum ve senin de bizi denetlemeye görev ve yetkin yok sanırım diye şaka yapar. Dilinin döndüğünce süreci anlatır. Misafirler otelden çıkış yaptığında fatura kesildiğini, 31 Ağustos-1 Eylül arasında özel hesap dönemine tabi olduklarının bilgisini verir. Ayrıca sisteme baktığında gelen misafirin 28 Ağustos-3 Eylül tarihlerinde konaklayacağını söyler.

Acaba misafirin babası, üniversiteyi yeni kazanan öğrencilere kalacak yer bulma ve şehri tanıtma gibi bir hizmet vererek hayatını idame ettiren birisi miydi diye bir soru da gelmişti bizimkinin aklına! Eğer öyleyse, oğluna da bu hizmeti verebilecek ve her şey dahil olarak şehri tanıtma ve kalacak yer bulma açıklamalı bir fatura kesebilecekti. Sonra arkadaşından istediği fatura kartında gördü ki, misafirimizin babası taahhüt işi yapmaktaydı yani şirketin yukarıda bahsedilen faaliyet konusuyla ilgisi yoktu.

Konaklama hizmeti satanla hizmeti satın alan kişilerde vergisel sorunlar olduğunu seziyordu. Ancak daha önce almış olduğu derslerden olacak ki, olaylara temkinli yaklaşıyordu.

Arkadaşına muhasebenin dönemsellik ilkesinden bahsetti biraz. Bunlar bizim işimiz değil, bahsettiğin işlerle muhasebe bölümümüz ilgileniyor cevabını iletti arkadaşı.

Aradan biraz zaman geçmişti, otelde yani işyerinde cüzdanını unutan yılların muhasebecisi Soner Bey geldi. Aradığı kişi gelmişti, sorularına muhatap bulmuştu. Çırak vergicimiz Soner Bey’le tanışır ve karşılaştığı olayı anlatır. Arkadaşına sorduğu soruları ona da iletir. Çırak vergicimiz kendini biraz geliştirmiş olmalı ki, yılların muhasebecisi Soner Bey’le teknik kelimelerle bir konu tartışır hale gelmiştir. Dönemsellik diyordu, beyanname diyordu, kurum kazancı diyordu, gelir tahakkuku diyordu, fatura nizamı diyordu, aklına gelen VUK 231. maddeyi bile ezbere söylemişti.

Yılların muhasebecisi Soner Bey, günün koşturmacasından gün sonunu bile zor getirdiğinden, her geçen gün artan iş yüküyle operasyonel işlerin arttığından yakınıyordu. Haklılık payı da yok değildi. Teknolojik ilerleme en çok idarenin işine yarıyordu. Muhasebecilerin doldurdukları formlar ve gönderdikleri bilgiler artıyordu.

Ancak bahsedilen bu hususlar kanun karşısında öne sürülecek unsurlar değil dedi çırak vergici. Kanun koyucu yazmışsa yerine getirmek gerektiğini yoksa sonuçlarının ağır olabileceğini belirtti.

Konu konuyu açıyordu. Kendine güvenen bir kişi izlenimi de veriyordu bizim çırak vergici, çünkü Soner Bey söylediklerini ciddiye alıyordu. Bundan sonra nasıl bir yol izlememiz gerekiyor dedi Soner Bey.

Çırak vergici, mesleki deneyim! tecrübe! ve birikimle! başladı cevaplamaya. Öncelikle hizmetin ifa edildiği tarihten itibaren 7 gün içinde fatura düzenlenmesi gerekir dedi. Aksi takdirde VUK 231. maddeye göre kesilen faturanın geçersiz olacağını ve hiç düzenlenmemiş sayılacağını söyledi.

Çırak vergici sözlerine devam ederek, çeyrek dönem sonlarında sistemden bir rapor alınmasını ve o çeyrek döneme isabet eden tutarın gelir tahakkuku yapılmasını söyledi.

Soner Bey, çırak vergicinin söylediklerine kanaat getirdikten sonra evde eşinin beklediği aklına gelir. Yaptıkları mesleki tartışma için teşekkür eder, söylediklerini uygulayacağını söyleyerek evinin yolunu tutar.

Ancak çırak vergicinin aklında hizmeti alan tarafla ilgili sorular vardır. Çünkü şirket sahibinin oğlunun gideri, babasının ortağı olduğu şirket adına düzenlenen belgeyle kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınacaktır. Bırakın alınan bu hizmetin ticari kazancının elde edilmesi ve devam ettirilmesiyle ilişkili olduğunu, yapılan giderin şirket ortağının oğluna ait olduğu için kar dağıtımı olarak dahi değerlendirilmesi mümkün olabilecektir.

Faydalı Olması Dileğiyle…

Bir Cevap Yazın