Bazılarının üniversite eğitimini tercih etme sebebi, üniversite ortamını görmek istediğinden, bazıları “üniversiteli” etiketine sahip olmak isteğinden ama çoğunluğunun ise iyi bir meslek edinmek ve gelecekte emeğini daha fazla bir ücrete satmak istemesindendir.
Üniversite eğitimi süresince kimi öğrenciler harçlık çıkarmak için herhangi bir işte, kimisi okudukları alanda bir işte çalışmakta, kimisi ise dersleriyle ilgilenmekte ve bir işte çalışmamaktadır. Kimileri de sayılanların dışında kalarak yalnızca “üniversiteli öğrenci” kimliğini taşımayı tercih etmekte ya da mecbur kalmaktadır. Tüm Türkiye’nin durumu göz önüne alındığında ise –gördüğüm kadarıyla– çoğu üniversite öğrencisi bir işte çalışmamaktadır.
Elbette alınan üniversite eğitiminin bir maliyeti vardır. “Eski Bir Maliye Öğrencisi” olarak bu maliyetin ayrıntısına girmeden ve “Eğitim Harcamasının Gerçek Yüzü”nü göstermeden üniversite eğitiminin maliyetini aktarmak olmaz diyerek genel hatlarıyla değerlendirip kendimce bu konuyu ele almaya çalışacağım.
Bir üniversite öğrencisi düşünün ki, il dışında okuyor ve giderleri; yurt parası-ev kirası, kırtasiye giderleri, harç ödemeleri, ulaşım giderleri, yiyecek giderleri ve kişisel giderlerinden oluşuyor. Bunların toplamının ise aylık yaklaşık 700TL olduğunu düşünelim. Yıllık eğitim süresinin 9 ay olduğu düşünüldüğünde ise kişiye yıllık 6.300TL’ye ve 4 yılın sonunda ise yaklaşık 25.200TL’ye mâl olduğu görülmektedir. İşte çoğu kez hataya düşülen nokta da tam burada başlamakta ve eğitimin gerçek maliyeti bu kadar algılanmaktadır. Bir şirket misali kendi kaynağını yönetmesi gereken bir üniversite öğrencisinin fırsat maliyetini göz önünde bulundurması gerekmektedir. Bir üniversite öğrencisinin katlandığı eğitim maliyetini sokaktakilerin algıladığı gibi cüzdanından çıkan para kadar algılamaması gerekir.
Gelelim yukarıda bahsettiğimiz fırsat maliyetlerine, yani cüzdanımızdan çıkmasa da katlandığımız maliyetlere. Diyelim ki, üniversite eğitimi değil de iş hayatına atılmayı tercih ettiniz. Bu durumda –asgari ücret göz önüne alındığında– aylık 750 TL kazanmanız varsayımı altında; yıllık (750*12) 9.000 TL edecek ve 4 yılın sonunda da 36.000 TL’ye ulaşacaktır. Buraya kadar maliyetin cüzdandan çıkan ve vazgeçilen kazanç olmak üzere toplam maliyet yaklaşık (25.200+36.000) 61.200TL olacaktır. Aslında kazanmanız muhtemel olan ücreti kabul etmeyip üstelik eğitim için de bir bedel ödüyorsunuz.
Şimdi gelelim, görünmeyen ya da daha az hissedilen ve toplamda büyük bir yer tutabilecek bir unsura; o da geç gelen emekliliğinizdir. Yani üniversite eğitimini aldığınız sürede sigorta priminiz yatmayacak ve 4 yıl geç emekli olacaksınız. Emekli maaşını da yine aylık 750TL kabul edip 4 yılın sonunda (750*12*4) 36.000TL’ye ulaştığı görülecektir. Bu kazançtan da vazgeçecek olan üniversite öğrencisinin cüzdanından çıkan para ve vazgeçtiği kazanç toplam 97.200TL’ye ulaşacaktır.
Bunların üstüne belki de saydığımız maliyetlerin çok daha fazlasını kamu, eğitim yatırımı olarak yapmaktadır. 2012 yılı için üniversitelere ayrılan ödeneğin 12 milyarı aşkın olması ve İstanbul Üniversitesi’nin ödeneğinin yaklaşık 640 milyon olması kamunun eğitim harcamasının büyüklüğünü gösterir niteliktedir. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda eğitim; cari, transfer ve çoğunlukla da yatırım harcamalarının bileşiminden oluşmaktadır. Kamunun eğitim için ayırmış olduğu bu ödeneklerin bana maliyeti nedir diye bir soru gelebilir. Bu sorunun cevabında ise üniversite öğrencisinin tüketim harcaması üzerinden ödediği vergiler, serveti üzerinden ödeyeceği vergiler ve çalışma hayatına atıldığında ödeyeceği gelir vergisi yer alacaktır.
Evet, göründüğünden daha fazla maliyetliymiş değil mi üniversite eğitimi. Üniversite eğitimi alan kişiler çoğunlukla yüksek ücretle işe başlamak isterler. Nedeni de aslında bilse de bilmese de katlanmış olduğu bu maliyetlerden ya da diğer bir deyişle kendisiyle birlikte hayata başlayıp, üniversite eğitimini seçmeyenleri gelir olarak yakalamak isteğindendir.
Üniversite eğitimi yerine çalışma tercih edildiğini ve 25 yıl sonunda emekli olunduğu düşünülürse; kişinin cüzdanına –yine asgari ücret göz önüne alındığında– (750*12*25) 225.000TL girecektir. Üniversite eğitimi alındığı ve aynı ücretle iş hayatına girildiği durumda ise diğerine göre 25 yılın sonunda kişinin eline geçen gerçek tutar (225.000-97.200) 127.800TL olacaktır. Peki, eğitime yapılan bu yatırımdan karlı çıkmak için mezun olduktan sonra ne kadar ücret talep etmek gerekmektedir? Normalde kazanılacak olan 225.000TL üzerine, eğitim için katlanılan harcamayı eklediğimizde yani 25 yılın sonunda (225.000+97.200) 322.200TL –diğer bir deyişle aylık 322.200/(25*12)=1074TL– kazanmak gerekir ki başa baş noktaya ulaşalım. Aylık 1074TL’den az kazanılması durumunda kişinin yaptığı yatırım zarar niteliğinde olacaktır. Aylık ücretin 1074TL olması durumunda ise yalnızca eğitim için yapılan yatırımın karşılığı alındığı görülür ve yatırımdan getiri elde edilmemiş olur. Aylık 1074TL’den fazla bir getiri olsun ki girişilen bu yatırımda kazançlı çıkılsın ve üniversite süresince çekilen sınav streslerinin ve katlanılan maliyetlerin bir anlamı olsun.
Sonuç olarak, tavsiyem, eğitiminiz için yapmış olduğunuz tüm harcamaları ve bu süre içerisinde kazanabileceğiniz paraları hesaplayın ve ona göre kendinize –tabiri caizse– bir etiket fiyatı belirleyin.
NOT
– Belirtmek gerekir ki, örneklerle somutlaştırılmaya çalışılan bu durum, iktisadın “diğer şartlar sabitken(ceteris paribus)” varsayımı altında geçerlidir.
– Kamunun yapmış olduğu eğitim harcamaları yukarıda yapılan hesaplamalara dahil edilmemiştir.
– Bu yazı bilimsel bir nitelik taşımamaktadır.
TEŞEKKÜR
– İ.Ü. Maliye Bölümü öğretim üyesi, Doç.Dr. Pınar Akkoyunlu’ya
– İ.Ü. İktisat Bölümü öğretim üyesi, Yrd.Doç.Dr. Zahide Ayyıldız’a
– Erdi Altay’a yazıya geribildirimde bulunduklarından dolayı teşekkür ederim.
KAYNAKÇA
– tr.wikipedia.org
– istifhanem.com
Bu yazı, İstanbul Üniversitesi, Kariyer Geliştirme Merkezi, Kariyerİst Dergisi 2. sayısında yayımlanmıştır.
Faydalı Olması Dileğiyle…
[fblike]