Okulda olup bitenleri, etkinlikleri öğrenmenin en güzel yerleridir panolar… Hele söz konusu okul İstanbul Üniversitesi’ yse panolar yetmez; sıralar da duvarlar da stantlar da işin içine girer. Kulüpçülüğün kattığı bir özellik olsa gerek, okula girdiğimde ilk olarak panolara, duvarlara bakar neler olup bitiyor göz gezdirirdim. Ancak duvarların, panoların boş yer kalmayacak şekilde dolu olduğu zamanlarda faydalı etkinlik bulmakta zorlanıyor insan. Bir de öyle zamanlar vardı ki, gözüm o kalabalığın içinde sadece birine takılırdı. O da üyesi olduğum Maliye Kulübü etkinliğinin afişleri, el ilanları ve broşürleriydi.
2012 Mart ortalarında Maliye Kulübü olarak 4. Geleneksel Ekonomide Paradigmatik Değişim Sempozyumu’nu başarıyla organize edip, bir sonraki etkinliğin çalışmalarına henüz başlamadan önce, yoğunluğumuz bir nebze olsun azalmış ve neyse ki derslere düzenli bir şekilde girebilmiştik. İktisat Fakültesi, Yeni Bina, 22 no’lu sınıfta işlediğimiz Türkiye Ekonomisi dersi arasında gözüm bir “duvara” takılmıştı. Arkadaşlarım başka konulardan bahsediyor ancak ben ısrarla gözümü duvardan ayırmıyordum. Şirketler, öğrenci kulüpleri tarafından yapılan yarışmalara girmek de benim bir hobimdi. Gözümün takıldığı duvarda da yine böyle bir yarışmanın afişi yer alıyordu. Hem de öyle bir yarışma ki, bu yarışma diğerlerine hiç benzemiyor, tam anlamıyla okuduğumuz bölüm olan Maliye’yi uygulama fırsatı veriyordu. Ne yaptım ne ettimse sınıf arkadaşlarımın ilgisini bu yarışmaya çekemedim. Bir ara kendimi şirketin, yarışmayı düzenleyenlerin bir temsilcisi olarak bile hissetmiştim. İlgi çekici bir slogan, yarışma ismi ve afiş tasarımının da olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Yarışmanın adı “Vergi Maratonu” slogan da “Kazanmaya hazır mısın?” idi. Ödüller birinci olana 5.000 TL ve Boston’da gerçekleşecek “Young Tax Professional of the Year” yarışmasına katılma şansı, ikinciye 3.000TL para ödülü ve üçüncüye de 1.000 TL para ödülüydü. Yarışmanın, ilgilendiğim ve mezuniyet sonrası çalışmayı planladığım bir şirket tarafından düzenlenmiş olduğunu görmek yarışmaya olan ilgimin artmasına neden olmuştu.
Son başvuru tarihi 30 Mart 2012 olan yarışmaya, tarihini tam olarak hatırlamakla birlikte Türkiye Ekonomisi dersi sonrası yapmıştım. Bu arada yarışmanın içeriği, aşamaları hakkında da afişte herhangi bir açıklama yapılmamış adeta bir sır gibi saklanmıştı.
Sürece başladıktan sonra 2 Nisan tarihinde üç konu üzerinde iki sayfalık bir yazı yazmamız istendi. Ben “Vergi Kaçakçılığı ve Vergi Planlaması” arasındaki farkı ele alan bir yazıyla başvurmuştum. Kendimce araştırmamın yeterli olduğunu sanıp yazımı göndermiştim. Ancak sonradan konuya biraz daha hâkim olunca, yazdığım yazının yanlış değil ama eksik olduğunu gördüm. Neyse ki yazıları değerlendiren komisyon bu konuda tolereli davranmış ki, bir sonraki aşama olan vak’a çalışması(case study) için şirkete toplantıya çağrılmıştım. Toplantıya gittiğimizde anladım ki, şirket olarak bu yarışmaya ciddi önem veriyorlarmış. Finalist 9 kişi olarak toplantıdaydık ve hukuk öğrencisinden iktisat öğrencisine yüksek lisans öğrencisinden maliye öğrencisine kadar farklı bölümlerde okuyan kişiler vardı. Toplantı da vak’a anlatıldı, bu vak’ayı çözmemiz ve bu çözümü bir jüri karşısında sunmamız istendi. Güzel olan tarafı şu ki, sonuç tek doğrulu değildi. Farklı açılardan olaya bakarak farklı sonuçlar elde edilebilirdi. İlk aşamada kolay görünen vak’a kanunları açıp araştırdığımda zorlaşmaya başlamıştı. Bir yandan kulüp etkinliğinin koordinasyonu bir yandan sınavların yaklaşıyor olması ve bir yandan da zor gelen vak’anın çözümü, beni bunların en az birinden vazgeçmeye sevk ediyordu. Ancak bir ara düşündükten sonra hepsinin faydasının ayrı olduğuna ve hepsini bir arada götürebileceğime karar verdim.
Vergi Maratonu 2012 (case) için tıklayınız…
Bu zamana kadar bir kanun maddesini okuyup ince ayrıntısına kadar anlamaya çalışmamıştım. Biraz zaman geçtikten sonra bu işin zevkli olduğunu gördüm. Bir taraftan kanun okuyor, bir taraftan da konuyla ilgili köşe yazılarını inceliyordum. Takıldığım yerde de bizlere atanan mentorlarla iletişime geçiyordum.
Neyse, kendimce vak’ayı çözüme kavuşturmuştum. Sıra etkili bir sunum hazırlayarak bunu etkili bir şekilde sunmaya gelmişti hem de “İngilizce”. Daha önce katılmış olduğum bir şirket sunumunu çok beğenmiştim. Şirketi arayarak sunumu sordum ve arkadaşımın da yardımıyla güzel bir sunum ortaya çıkardık. Sunuma ulaşmak için tıklayınız…
Günlerden 25 Mayıs 2012’ydi. Tüm gece sunum çalışmanın verdiği yorgunlukla artık sunum yapacağımız otelin toplantı salonundaydık. Hepsi birbirinden değerli olan finalistlerle “Kulis” diye adlandırdığımız yerde muhabbet ederek birbirimizi yakından tanıma fırsatı bulduk. Biraz zaman geçtikten sonra açılış konuşması için sunum yapacağımız odaya gittik. Üstad diye adlandırdığımız tam 5 jüri üyesinin karşısında oturuyorduk. Aralarında toplantıda sürpriz dedikleri Prof.Dr. Şükrü Kızılot’da yer alıyordu. Kuralar çekildi ve bana 2 numara çıktı. 1 numaralı kâğıdın sonradan gelecek arkadaşa ayrılmasından dolayı ilk sunumu ben yapacaktım. Heyecanım gitgide artmış ve elim ayağıma dolaşmıştı. Neyse ki, sunum odasına tekrar girdiğimde –kendimce- heyecanımdan eser yoktu. Hatta bir ara Şükrü hocadan bana soru sormasını bile istemiştim. İlk sunumu yapmanın verdiği rahatlıkla gün boyu kuliste finalistlerle sohbet etmenin keyfine vardım.
Günlerden 30 Mayıs 2012’ydi. Tam da sınav haftasıydı. Bir sonraki gün ise en önemli sınavıma girecektim. Bugün yarışmanın sonucu açıklanacak ve ödüller sahiplerini bulacaktı. Sınavdan çıkıp, annem, babam ve kardeşimle galanın yapılacağı otele doğru yol aldık. Başta da belirttiğim gibi, şirket olarak bu yarışmaya ciddi önem vermişlerdi ve bu verdikleri önem galaya katılan yönetici sayısıyla da belli oluyordu. Açılış konuşması, jürilere, mentorlara plaketleri takdim edildikten sonra sıra ödülleri açıklamaya gelmişti. İkincilik ödülümü Novartis Vergi Grubu Başkanı Sn. Nukhet Erkekel Irmak’ ın elinden aldığım sırada annem ve babamın gözlerindeki o sevinci gördüğümde bana dünyalar verilmişti sanki.
Eve dönmüştük ve sonraki günkü sınavıma az da olsa çalışmış ancak geçer not alamamıştım. Galaya katılarak büyük risk aldığım bu günü bütünleme sınavında gayet yüksek not alarak telafi ettim.
Bana birbirinden değerli arkadaşlarla tanışma, üstadların karşısında sunum yapabilme, potansiyelimi keşfetme ve en önemlisi de annem ve babamın benimle gurur duymasını görme fırsatı verdiği için başta yarışmayı organize eden Ernst&Young İnsan Kaynakları Bölümü olmak üzere mentorlarımıza, sunumu hazırlamamda büyük emeği geçen sınıf arkadaşım Ömer Çanakçı’ya, araştırma yaparken yardımcı olan İbrahim Haner’e teşekkürü bir borç bilirim.
Yarışmada birinci olan Dilek Karataş’ı tebrik ediyor, Boston’daki yarışmada başarılar diliyorum.
Bu yarışma, henüz profesyonel iş hayatına başlamadan önce keskin olmasa da kariyerimde bir viraj almama neden olmuştur. Bu virajı almamı sağlayan üstadlara da ayrıca teşekkür ederim. Umarım, kariyerim için hayırlı bir tercihde bulunmuşumdur.
Yarışma medyada da yerini aldı.
Haberler.com/VergiMaratonu2012
Sirkethaberleri.com/VergiMaratonu2012
Sondakika.com/VergiMaratonu2012
Faydalı Olması Dileğiyle…
[fblike]